4 Kasım 2019 Pazartesi

MİTOLOJİLERDEKİ DÜŞSEL TANRIÇALAR ve GERÇEK KADINLAR

İnsan zihni, bedeni ve dış dünya sürekli olarak hareket halindedir. Bu hareketliliğe bağlı olarak gerçekleşen olaylar deneyimler şeklinde yaşantılanır.
Deneyimler etkilerine göre ve her bireyin duyarlılığı ölçüsünde hoşa giden veya incitici yönde izler bırakarak ‘’anıları’’ oluşturur.
Yaşam boyu oluşturulan çok sayıdaki anının bilinçte tutulması zihinsel performansı olumsuz etkileyerek enerjisini düşürür.  
İnsanları derinden etkileyen anılar bu nedenle bilinç düzeyinden itilerek, kalıcı olarak ‘’bilinçdışına’’ kaydedilirler.
Carl Gustav Jung; ‘’Her bireyin ‘’Kişisel Bilinçdışı’’ kayıtları giderek tüm insanlar tarafından paylaşılan ‘’Toplumsal Bilinçdışını’’ meydana getirir.’’ görüşünü savunur.
Bu görüşten hareketle, insanlarda ortak duygu ve davranış kalıpları oluşturan etkenin Toplumsal Bilinçdışı olduğu sonucuna varır.
Hemen her toplumda gözlemlenen ortak duygu ve davranış kalıplarının içeriğini ise ’’Arketip’’ olarak adlandırır.
Mitolojileri oluşturan bu arketipler, taşıdıkları güçlü enerjiler nedeniyle bireyin ve toplumun bilincini yönlendirme potansiyeline sahiptirler.

‘’Tanrıça’’ kavramı Mitolojilerde en etkili arketip olarak yer alır.
Olağanüstü güçleriyle Tanrının ‘’İlahi Planının’’ yeryüzündeki yardımcıları olmaları nedeniyle ‘’Yarı Tanrı’’ olarak nitelenirler.  
Her tanrıça yaratıcı zekâsı, olağanüstü gücü, üstün yeteneği ve etkileyici güzelliği ile karşı konulmaz bir çekim gücü yaratır.
Mitolojiler ise tanrıçaları etkileri, kişilik yapıları ve üstlendikleri görevler açısından adlandırır.
Aslında her tanrıça arketipi, kendisine model oluşturan gerçek bir kadının kişilik yapısını ve özelliklerini temsil eder.
Çünkü tanrıça kavramı, toplumsal bilinçaltında Kadın Arketiplerinin ortak bir ifadesidir.
Bu açıdan Mitolojiler gerçekte kadınların birbirinden farklı ve etkileyici deneyimlerini fantastik Tanrıça öyküleriyle aktarırlar.

Pek çok canlının belli ölçülerde zekâya sahip olduğu bilinir. Ancak, zekâ yanında gelişmiş bir akıl becerisine sahip tek canlı insandır.
Bu niteliği nedeniyle insan neslinin sürekliliği Tanrının ‘’İlahi Planında’’ önemli bir yer tutar.
Kadın, bu ilahi planda güçlü doğası ve yaratılış özelliği ile anne, kardeş, eş, evlat, sevgili veya arkadaş rolü üstlenerek görev alır.
Mitolojilerdeki her ‘’düşsel’’ Tanrıça aslında ‘’gerçek’’ bir kadını niteler.
Çok sayıdaki Mitolojik Tanrıçadan seçilen bazıları kadınlar hakkında bilinçli bir farkındalık yaratabilir.

HAVVA ARKETİPİ; Mitolojilerde en önemli yeri alan Havva’nın sözcük kökeni, İbranice HVH’tır. Bu, hem ‘’Yaşam’’ hem de ‘’Kadın’’ anlamına gelir.
Tek Tanrılı inançların Kutsal Kitapları, Âdem’in ‘’İlahi Bilgi Ağacının Meyvesini’’ Havva’nın elinden yediğini anlatır. Bunun sonucunda Âdem ‘’Bilir’’ yani aydınlanır.
Pek çok inanç sistemi bu Ezoterik bilgiden yola çıkarak, bir erkeğin İlahi Gerçekliğe ancak kadın aracılığıyla ulaşabileceği görüşünü savunur.

ANA TANRIÇA; Anne Arketipidir. Sonsuzluğu ve huzuru ifade eden ‘’Gök’’ ile üretkenliği ve verimliliği ifade eden ‘’Yer’’in kadın bedeninde buluşarak bir bütün oluşturduğu inancına dayanır.
Bu niteliği ile insanın oluşmasında ve dünyaya getirilmesinde önemli bir rol üstlenir.
‘’İlahi planın’’ yardımcısı görevi nedeniyle de Anne arketipi kadın kutsaldır.

HERA ARKETİPİ; evlilik Tanrıçası olan Hera adı Grekçe ‘’Kadın’’ anlamına gelir.
Hera tipi kadın, sahip olduğu derin bağlılık duygusuyla eşle dayanışmanın sembolüdür. Tüm yaşam alanı kutsal saydığı evlilik birliğidir.
Evliliği özgürlüğünü yitirmek olarak değil; renkli iç dünyasını sevdiği insanla paylaşmak olarak değerlendirir.

SALOME ARKETİPİ; Tanrıça Saolme’nin üzerinde dünya yaşamına ait olumsuz duyguları ifade eden YEDİ TÜL bulunur.
Bu yedi tül; Kibir, Kendini Beğenmişlik, Hırs, Açgözlülük, Bencillik, Duyarsızlık ve Şehveti temsil eder.
Salome tipi kadının öncelikli görevi bu yedi tülden kurtulmaktır.
O, bunu başarmakla kalmaz, çekim gücüne kapılan erkeğin de bu olumsuz duygulardan arınmasını sağlar.

ARTEMİS; Bakire Kadın Arketipidir. Artemis sözcüğü, kendisine bakanlara ‘’Gerçeği Yansıtan Su’’ anlamına gelir.
Saf ve lekesiz doğasıyla çevresindeki insanların kusurlarının ve yozlaşmışlıklarının aynası olma görevi üstlenir.
Sahip olduğu derin sezgi gücü yaşamın zorlukları karşısında kendini güçlü ve yeterli görmesini sağlar.

VESTA ARKETİPİ; Adı, insanların kendini güvende hissettiği evi temsil eden ‘’Ocak’’ anlamına gelir.
Evini tapınak gibi gören Vesta tipi kadın için ev ve aile her şeyden önce gelir.
Aynı zamanda bilge olan Vesta, kendini evinde güvende hisseder ve çevresindekilere de güven verir.

Büyük Sufi Mevlana’nın Mesnevi’de yer alan kadına yönelik Ezoterik tespitleri Mitolojilerdeki tanrıça kavramını aşan derinlikler içerir.
‘’Kadın Tanrının Nurudur. Kadın yaratılan değil, sanki Yaratandır!’’

Hiç yorum yok:

ÖZSAYGI

     Saygı, aile bireylerinde ve tüm sosyal ilişkilerde önemi yadsınamaz bir tutumdur. Bu nedenle anne ve babalar eğitim sürecindeki çocukla...