RUH EŞİ ARAYIŞLARI



Mitolojiler ve ezoterizm insanın ilk varoluşta kadın ve erkeğin aynı ruhtan ve bir bedende yaratıldığını anlatır.
Hiç kimseye ve hiçbir şeye ihtiyaç duymayan bu insan formu sözcüğün tam anlamıyla mutluydu.
Mutluluk sarhoşluğuyla giderek Tanrıların isteklerini yerine getirmemeye başlar. Ancak bu isyankârlığa öfkelenen Tanrılar onu ikiye ayırırlar. Sonrasında çok sayıda yaratılan diğerleri de aynı şekilde ikiye bölünür.
Bu bölünmeler sonucunda aynı ruhtan yaratılmış bir erkek ve bir kadın ortaya çıkmıştır; yani ruh eşi! 
Öfkeli Mitolojik Tanrı ceza olarak bu ruh eşlerini değişik yerlere atar. Her birinin diğer parçasına kavuşmamaları için de sayısız engeller oluşturur.

Ruh eşinden sonsuza değin ayrılan insan artık mutsuzdur. Tanrılar, isyankârlığı nedeniyle insandan aldıkları mutluluk duygusu yerine ‘’umut’’ duygusunu verirler.
Aslında bu umut, ilahi bir ceza olan insanın ruh eşine kavuşamamasını aynı zamanda her kes için yaşamsal bir sınava dönüştürmüş olur.
Böylece umutla başlayan ruh eşini bulma çabaları hayal kırıklığı yaşatan acı verici deneyimlere dönüşerek sürer gider.
Yine de inatla sürdürülen arayışların sonuçsuz kaldığını söylemek haksızlık olur. Ruh eşi yerine uğraşılması gereken pek çok sorun bulunur.

Bekâr biri, ruh eşi olduğuna inandığı kimsedeki başlangıç heyecanını yitirince panikle yeni bir arayış denemesine girişir.
Çok sayıdaki sonuçsuz denemelerle yıllar akıp gider. Yeni bir denemeye girişmek ya da evlenmek için gerekli enerji ve zaman böylece tüketilmiş olur. 
Bunun bedeli, Üniversite Seçme ve Yerleştirme Sınavı sonucu  açıkta kalan öğrenciler gibi bunalıma girerek ödenir.

Evli birinin Ruh eşini arama girişimi ise çok daha büyük riskler içerir. Öncelikle Kendisini seven ve yaşamı paylaştığı eşini yitirme olasılığıyla karşı karşıyadır.
Sıradan bir ilgi karşısında hissedilen erotik sevgi evliliğin sonunu hazırlayan etken oluşturabilir.
Bu tür duyguların baskın etkisiyle dış görünümün büyüsüne kapılmak oldukça sık rastlanır bir durumdur.
İçsel değerlerden yoksun bir dış güzellik içgüdüleri ve dolayısıyla cinsiyet hormonlarını etkileyerek insanı aldatır. Bu da beklenmedik sıkıntılar yaşanmasına yol açar.
Üreme içgüdüsünden kaynaklanan sevilme ve beğenilme dürtüsünün etkisiyle birey âşık olduğuna inanır. Bu yanılsamanın etkisindeki beraberlikler önceleri oldukça heyecan vericidir. İlerleyen süreçte erotik sevginin doyuma ulaşması sonucu birliktelikler sıkıcı bir hal almaya başlar. 
Bu süreç, paylaşılacak fazla bir şey sunmadığı için iki tarafa da yıkım getirerek sonlanır. Yaşanan travmatik olaylardan sonra aşk duygusu da hedefinin de yanlışlığı bir kez daha anlaşılmış olur.

Ruh Eşi gibi yaşamsal önemi olan bir konudaki bu gerçekler insanı umutsuzluğa ve karamsarlığa sürükler gibi gözüküyor.
Oysa asıl umutsuzluk ve karamsarlık asla gerçekleşmeyecek düşsel beklentiler içinde olmaktan kaynaklanır.
Gerçekleşmeyecek hayaller insanı bir süreliğine oyalar. Sürecin sonunda, yaşanan ruhsal travmalar umutsuzluk duygusunu derinleştirir.
Aslında umut, duygularla birlikte aklın etkin olarak kullanılmasıyla ulaşılabilecek gerçeklerde saklıdır.
Karşı cins ilişkilerini kalıcı kılan sevebilme yeteneği, güven veren bir kişilik yapısı ve samimi duygulardır. Sevgili ilişkilerinin ya da evliliklerin kısa sürede sona ermesinin başlıca nedeni bu gerçeklerin göz ardı edilmesi olmalı.
Doğru seçimler ancak, akılla duyguları dengede tutarak gerçekleştirilebilir. Bunu başarabilen bilinçli insan, Ruh Eşini bulamamış olsa bile huzurlu ve keyifli bir beraberliği yakalamış olur.

Defalarca denenmesine karşın Ruh Eşinin bulunamamış olmasının bazı kazanımları olduğu gerçeği de göz ardı edilemez.
Hayal kırıklıkları sonrası bu tür sonuçsuz arayışlara girişilmeyecek olgunluğa hatta bilgeliğe ulaşmış olmak azımsanamaz.
Öz güveni yüksek birey kendi sınırlarının bilincindedir. Bu bilinç düzeyi bireyin daha güçlü olmasını ve olgun davranmasını sağlar.
Can sıkıcı durumlarda daha büyük sıkıntılara yol açmadan sakin kalabilmeyi başarır.
Bunun sonucunda, sevgi temelinde yükselen beraberliklerde görüldüğü üzere anlayış ve düşünüş farklılıkları saygıyla karşılanır.
Bunların başarılması yüksek umutları, derin bir bağlılığı ve gerçek sevgiyi beraberinde getirir.
Sevgi duygusu karşılıklı hissedildiği için taraflar birbirlerine gereken önemi gösterir hak ettiği değeri verir.
Çünkü sevgi, insanları birleştirerek yaşama karşı mücadele gücü veren bir duygudur.
Bu da iki insanın bencil duyguları bir yana iterek, en zorlu yaşam koşullarında bile birbirlerine destek olacakları anlamına gelir.

Her tür sıkıntıya sizin için ve sizinle birlikte karşı koymaya kararlı hayat arkadaşınız hemen yanı başınızda.
Sevgi ve saygı temelinde yükselen bir beraberlik Ruh Eşi arayışının yapay heyecanından daha güven verici, öncelikli ve kutsaldır.

Hiç yorum yok:

ÖZSAYGI

     Saygı, aile bireylerinde ve tüm sosyal ilişkilerde önemi yadsınamaz bir tutumdur. Bu nedenle anne ve babalar eğitim sürecindeki çocukla...